İmamoğlu'ndan Savcıya Sert Cevap: Bu Zihniyet Gerçekten Adalet Getirir mi?
Ekrem İmamoğlu, yürütülen bir soruşturma çerçevesinde ifadesini alan savcı ile olan diyaloğunu paylaştı. İmamoğlu, savcının kendisine "Yarın Cumhurbaşkanı olursanız, masanın bu tarafına geçersiniz ve bizleri yargılarsınız" dediğini belirtti. Bu ifadeye tepki gösteren İmamoğlu, "Bu zihniyet adalet sağlayabilir mi?" sorusunu yöneltti.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) Cumhurbaşkanı adayı olan Ekrem İmamoğlu, Silivri Cezaevi'nde gerçekleştirdiği bir açıklamada, kendisi hakkında yürütülen bir soruşturma sürecinde savcı ile yaşadığı ilginç bir diyalogu duyurdu.
İmamoğlu, savcının masasında görülen "Beyaz Toros" fotoğrafı hakkında, savcının kendisine "Sayın Başkan, affınıza sığınırım. Yarın Cumhurbaşkanı olduğunuzda, masanın bu tarafında siz oturacaksınız. Ben diğer tarafa geçeceğim ve o zaman siz bizi yargılarsınız" şeklinde bir ifade kullandığını aktardı. Bu cümleler karşısında derin bir şaşkınlık yaşadığını dile getiren İmamoğlu, "Bu ne tür bir ifadeydi, savcı bey? Ben sizi yargılamak üzere Cumhurbaşkanı olacağımı mı düşünüyorsunuz? Siz kimsiniz, biz kimiz? Neyin tarafındayız? Biz bu ülkeye adaletin gelmesi için çabalıyoruz. Çok yazık" şeklinde tepkisini ortaya koyarak avukatlarıyla birlikte odadan ayrıldığını belirtti.
"BİR SAVCI NASIL BÖYLE BİR ŞEY SÖYLER?"
"Duyduğum bu sözlerin yol açtığı hayal kırıklığını tarif etmem imkânsız. Bu Türkiye, bizim ülkemiz. Nasıl bir savcı böyle bir şey söyleyebilir? Hukuksuzluğun bu kadar normalleşmesi nasıl mümkün oluyor?" diyen İmamoğlu, ifadesinin ardından ayrılmak üzere savcının odasından çıkarken bu sözleri duyduğunda adeta şok yaşadığını ifade etti. Masasına yaklaşarak savcıya cevaben, "Bu nasıl bir ifadedir, savcı bey? Ben sizi yargılamak için mi Cumhurbaşkanı olacağım? Sizin yeriniz nedir, bizim yerimiz nedir? Biz bu ülkeye adalet gelsin diye mücadele ediyoruz. Çok yazık" diyerek avukatlarıyla beraber odasından çıktığını aktardı. İmamoğlu, "Bu zihniyet yargımızda ne zaman ve hangi amaçla belirdi? Bu anlayışa sahip olan birinin adalet dağıtması mümkün mü? Kimi temsil ediyor bu bireyler? Devleti mi, milleti mi, yoksa birkaç çıkarcıyı mı? FETÖ’nün hain kumpaslarını yaşadıktan sonra, böyle bir aklı ve uygulamaları dikkatle takip etmemiz gerekmekte. Bu durum, onurlu Türk yargısına karşı çok ciddi bir tehdit oluşturuyor." ifadelerini kullandı.
"BEYAZ TOROS'UN ANLAMIYLA İLGİLİ BİR AÇIKLAMA GELMEDİ Mİ?"
İmamoğlu, savcının odasındaki "Beyaz Toros" fotoğrafıyla ilgili olarak, ne Adalet Bakanı’ndan ne de savcının kendisinden bir açıklama yapılmamasını eleştirdi. İzmir'de bu konuda görüş belirten bir avukat hakkında ev hapsi kararı verildiğini hatırlatarak, "Hiçbir yalanlama yok fakat bir susturma çabası var. Neyi susturuyorsunuz? Hiç utanmıyor musunuz? Beyaz Toros'un ne anlama geldiğini, toplumumuzda nasıl bir yara açtığını bilmiyor musunuz? Açık bir şekilde masasına Beyaz Toros'u koyacak, ardından da Anayasa'daki yargının tarafsızlık ve bağımsızlık ilkesini ihlal ettiğini yüzüme karşı itiraf edecek. Bu kabul edilemez! Halkın adalet beklentisi ve onurlu Türk yargısının itibarı için, yargı mensuplarının Anayasa’ya, toplumsal vicdana ve ahlaka uygun biçimde görev yapması şart." diyerek sözlerini tamamladı.
"BU SÜRECİN TEMELİ DEMOKRASİ, DEMOKRATİKLEŞME VE ADALET OLMALIDIR"
İmamoğlu, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin 22 Ekim çağrısıyla Türkiye'nin terör sorununu sona erdirmek için önemli bir girişimde bulunduğunu ve bu süreçte devlet bilinciyle, siyasi çıkarlar bir kenara bırakılarak atılan adımların "eksikleri olsa da son derece değerli ve kıymetli" olduğunu söyledi. Ancak İmamoğlu, Cumhur İttifakı'nın paydaşlarının bu süreçte "ayak direyen, süreci sahiplenmekte zorlanan ve süreci geciktiren" tavırlarının, iktidarın terörle mücadelesindeki samimiyetini büyük ölçüde sorgulattığını savundu. İmamoğlu, iktidar ortaklarının uzun süre doğru düzgün bir şey söylememiş olduklarını, belki süreçten vazgeçeriz düşüncesiyle halkın aklındaki soru işaretlerini gidermediğini ve süreci "Ya tutarsa" mantığıyla yürüttüklerini ifade etti. İmamoğlu, "Devletimiz ve milletimiz için böylesine kritik bir süreçte ana muhalefetin Cumhurbaşkanı adayına, belediye başkanlarına, siyasi figürlere ve bürokrasiye karşı bir yargı darbesinin uygulanmasının, hem Türkiye'nin demokrasisine hem de 'Terörsüz ve Demokratik Türkiye' hedeflerine karşı bir sabotaj görevi gördüğünü" belirtti. Bu sürecin temeli, demokrasidir, demokratikleşmedir ve adalettir. İmamoğlu, muhalefete yönelik yürütülen baskının "terörsüz Türkiye" sürecindeki samimiyetin toplumda sorgulanmasına neden olduğunu dile getirdi. "Halkın onayladığı hiçbir süreç kalıcı olamaz. Türkiye'nin demokrasisine verilen bu ciddi darbe onarılmadan, doğru bir yol kat edemeyiz." dedi.
"BİZ, GÖNÜLLERDE KURULACAK BİR BARIŞ KÖPRÜSÜNÜN YOLCUSUYUZ"
Konunun Meclis’e gelmesinin 10 ay sürdüğünü hatırlatan İmamoğlu, Meclis çatısı altında demokratikleşme ve kalıcı çözümler sağlanmadan hedefe ulaşılamayacağını ifade etti. Silahların bırakılması ve terör örgütünün tamamen ortadan kalkmasına kadar gerekli akıl, sabır ve cesaretle ilerletilmesi gereken bir yolculuk olduğunu vurgulayarak, "Bu süreç taviz kabul etmez!" dedi.
Halkın iradesinin yansıması olan TBMM'de kurulacak olan komisyonun bu konuda büyük bir önem taşıdığına dikkat çeken İmamoğlu, bu komisyonun Türkiye'de daha fazla demokrasi, adalet ve barış sağlanmasına yardımcı olmasını umduklarını belirtti. İmamoğlu, DEM Parti yetkililerinin, sürecin kendi önerileri doğrultusunda en geniş katılımla Meclis zemininde yürütülmesi ve demokratikleşme adımlarıyla genişletilmesi konusunda hemfikir olduğunu ancak bu taleplerinin iktidara kabul ettirilemediğini ifade etti. İmamoğlu, "Biz, gönüllerde kurulacak bir barış köprüsünün yolcusu olma iradesindeyiz" dedi.
"HER TAŞI MİLLETİMİZLE BİRLİKTE KALDIRACAĞIZ"
Yürüttükleri mücadelenin yalnızca bir adayın değil, milletin ve ülkesinin geleceğiyle ilgili olduğunu vurgulayan İmamoğlu, Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi'nin bu perspektifle kurulduğunu belirtti. Ön seçim kampanyasının hemen ardından gelen "yargı darbesinin" planları geciktirse de, süreci halkla birlikte yürütme arzusunu güçlü bir destekle pekiştirdiğini söyledi. İmamoğlu, 15,5 milyon seçmenin desteğiyle başlayan yolculuklarının, Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’nin kurulmasıyla kurumsal bir yapıya kavuştuğunu vurguladı. Aday Ofisi'nin sadece CHP’nin değil, Türkiye İttifakı'nın tüm bileşenlerinin katkı sunabileceği, katılımcı ve çoğulcu bir siyasi merkez olacağına dikkat çekti. İmamoğlu, "Diploma iptali ve ardından gelen yargı kumpasının hedefinde biz olmuş olsak da, öncelikle yapılanın halkın seçme hakkını elinden alma girişimi olduğunu görmemiz gerekir." ifadelerini kaydetti. Gözaltına alındığı gün kendisini önce Yüce Allah’a, ardından da halkına emanet ettiğini belirten İmamoğlu, "Artık her taşı milletimle birlikte kaldıracağız." diyerek sözlerini tamamladı.