İzmir'in Kredi Notu Büyük Bir Sıçrama Yaptı: Moody’s 'Aaa' Seviyesine Yükseltti!

İzmir Büyükşehir Belediyesi, en son 2016 yılında aldığı durağan görünümdeki notu, dokuz yıl aradan sonra yeniden elde etti. Bu gelişme, belediyenin mali yönetimindeki kararlılığın ve kurumsal dayanıklılığın uluslararası düzeyde bir kez daha onaylandığını gözler önüne serdi.

Dünya genelinde tanınmış kredi derecelendirme kuruluşlarından Fitch Ratings’in ardından, şimdi de Moody's’tan İzmir için sevindirici bir haber geldi. Moody's, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ulusal ölçek uzun vadeli kredi notunu “Aaa” seviyesine yükseltti. Bu derece, Moody’s’in Türkiye için verdiği en yüksek ulusal kredi notu olma özelliğini taşıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2016’da elde ettiği bu durağan görünümdeki notu, tekrar kazanmış oldu.

Güçlü ve sürdürülebilir mali performans

Moody’s değerlendirmesinde, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin mali durumunun güçlü ve sürdürülebilir olduğunu özellikle vurguladı. Kuruluş, belediyenin gelir ve gider yönetimindeki istikrarlı ve dengeli yaklaşımını olumlu buldu. Giderlerinin etkili bir biçimde yönetilmesi sayesinde belediyenin mali dengesinin korunduğu ifade edildi. Ayrıca, önümüzdeki iki yıl içinde faaliyet gelirlerinin önemli bir kesimini aşan bir gelir fazlası elde edilmesinin öngörüldüğü belirtildi. Rapor, belediyenin borç alma politikasını da olumlu bir şekilde ele alırken, son dönemde borçların dikkatli bir şekilde yönetildiğini ve borç yükünün azaltılmasına yönelik kararlı adımların atıldığını kaydetti. Bu durum, belediyenin mali disiplin anlayışının bir yansıması olarak değerlendirildi.

Sağlam yerel yönetim

Raporda, İzmir’in döviz cinsinden borçlanma oranının yüksek olmasına rağmen, bu riskin titizlikle yönetildiği ve döviz kurlarındaki olası dalgalanmalara karşı gerekli mali önlemlerin alındığına dikkat çekildi. Belediyenin güçlü likidite pozisyonu, vadesi yaklaşan döviz borçlarının önemli bir kısmını karşılayabilecek düzeyde olduğu gibi, döviz riski taşıyan borçlar için özel fonlar ayırarak mali güvenliğin sağlandığına da vurgu yapıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin şeffaf mali raporlama anlayışı, büyük ölçekli yatırımları yönetme konusundaki yetkinliği ve genişleyen hizmet alanındaki kurumsal becerisi de Moody’s tarafından olumlu şekilde değerlendirilen unsurlar arasında yer aldı. Bu veriler ışığında, İzmir’in hem ulusal hem de uluslararası yatırımcılar için güvenilir, öngörülebilir ve mali açıdan güçlü bir yerel yönetim olduğu ifade edildi.

Dr. Cemil Tugay: Bu başarı İzmir halkının ve belediyemizin azminin bir yansıması

Moody’s raporunu değerlendirirken İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, İzmir’in ulaşmış olduğu en yüksek ulusal notun, uyguladıkları mali politikaların başarısının bir göstergesi olduğunu ifade etti. “Hali hazırda içinden geçtiğimiz zorlu ekonomik süreçte, geçmiş dönemlerden kalan vergi ve SGK borçları sebebiyle belediyemize gelen payların kaynağında kesintiye uğramasına rağmen mali disiplinden ödün vermedik. Şeffaf, hesap verebilir ve rasyonel bir mali yönetim anlayışıyla yürütmekte olduğumuz çalışmalarımız sonucunda uluslararası bir kredi derecelendirme kuruluşu tarafından en yüksek ulusal nota layık görülmekteyiz. Bu sadece belediyemiz için değil, İzmir için de önemli bir gurur kaynağıdır. Başarı, İzmir halkının tesis ettiği güvenin ve belediyemizin kararlılığıyla sürdürdüğü mali yönetimin bir sonucudur.”

Fitch Ratings de onayladı

Dahası, bir diğer uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, 11 Temmuz 2025 tarihli değerlendirmesinde İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ulusal kredi notunu AAA seviyesinde onaylamış ve görünümünü “durağan” olarak belirlemiştir.

Aaa ne anlama geliyor?

Aaa, Moody’s ve Fitch Ratings’in Türkiye’deki kamu kuruluşları ile şirketler için verdiği en yüksek ulusal kredi notudur. Bu derece, ilgili kurumun finansal yükümlülüklerini zamanında ve eksiksiz yerine getirme kapasitesinin son derece güçlü olduğunu gösterir. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne verilen bu not, yalnızca mevcut mali durumu değil, aynı zamanda kurumsal yapısını, şeffaf yönetim anlayışını ve riskleri yönetme becerisini uluslararası düzeyde en üst seviyede kabul edildiğini ortaya koymaktadır. Bu seviye, yatırımcılar açısından yüksek bir güvenilirlik, düşük risk ve sürdürülebilir mali yapı anlamına gelmektedir.