Ümit Özdağ: Terörsüz Türkiye İçin Öcalan'la Pazarlık Yanlış!
Zafer Partisi Genel Başkanı Özdağ, iktidarın "Terörsüz Türkiye" olarak adlandırdığı yeni çözüm sürecini TBMM'de beklenen komisyona "Öcalan'ı muhatap alma komisyonu" şeklinde nitelendirdi. Özdağ, "Cumhuriyet Halk Partisi bu komisyona dahil olarak Öcalan komisyonuna meşruluk kazandırmamalıdır" ifadelerini kullandı ve İYİ Parti’nin komisyona katılmama kararını destekledi. Ayrıca, hükümetin "DAM ittifakı" kurduğunu ve bu yapılanmanın sahte bir terörle mücadele yürüttüğünü belirtti.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ve partinin diğer yöneticileri, Nevşehir'deki programları çerçevesinde Nevşehir Belediyesi'ni ziyaret etti. Ardından, partinin İl Başkanlığı'nın açılış etkinliğine katıldılar. Burada toplanan kalabalığa hitap eden Özdağ, iktidarın belirttiği "Terörsüz Türkiye" hedefinin yanı sıra orman yangınları, ekonomik zorluklar ve çeteleşme belgelerine dair sert eleştirilerde bulundu.
"ZOR GÜNLERİ GERİDE BIRAKMIYORUZ: KARŞIMIZDA DAM İTTİFAKI DE VAR"
Konuşmasına "Çetin günlerden geçiyoruz. Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en ağır günlerini yaşamakla karşı karşıya. Bugünler tarihi günler olarak anılmalıdır." diyerek başlayan Özdağ, hükûmetin vaatlerine yönelttiği eleştirileri sıraladı. Özdağ, Cumhur İttifakı'nın 12 Temmuz'da "siyasi parti kılığındaki bir yapılanmayı müttefik olarak alarak DAM ittifakını kurduğunu" ifade etti. Bu ittifakı tanımlarken şu şekilde konuştu:
"DAM ittifakının ‘D’si, AK Parti'nin A’sı ve MHP'nin M’sidir. Şu an karşımızda bu ittifak sözde ‘Terörsüz Türkiye’ sloganı ile Öcalan ile müzakerelere girişiyor. PKK üyeleri serbest kalıyor. Yani PKK'nın silah bırakıp terörü sonlandırdığı iddiası ortaya atılıyor."
TERÖRLE MÜCADELE YONTEMİNE ELEŞTİRİ: "SİLAHLAR BU ŞEKİLDE Mİ BIRAKILIR?"
Özdağ, PKK'nın Kuzey Irak'ta "mangal yapar gibi 30 adet kalaşnikof silahı bir tencerede yaktığını" ancak asıl silahların Türk devletine teslim edilmediğini vurguladı. PKK'nın kendini mağlup hissetmediğini belirten Özdağ, şunları ekledi:
"Görüyoruz ki, ellerindeki ağır silahları PYD'ye ve PJAK’a devrediyorlar. Bu durumu göze alarak, böyle mi silah bırakılır? Tabii ki hayır. PKK 30 tane kalaşnikof yaktı diye 200’den fazla ağır ceza almış PKK'lı serbest bırakıldı. Ve bu tahliyeler devam ediyor; daha binlerce kişi tahliye edilecek."
Özdağ, tahliye edilen teröristlerin, PKK'nın Avrupa genelinde Lozan anlaşmasını tanımadığını duyuran etkinlikler düzenlediğini ve Sevr'i yeniden canlandırma çabası içerisinde olduklarını ifade etti. Özdağ, mevcut sürecin, iktidarın tanımladığı "Terörsüz Türkiye" anlayışının bir yansıması olduğunu belirtirken, "Artık silahla değil, siyaset yoluyla hedeflerin peşinden koşmayı tercih ediyorlar." dedi.
"CHP, BU KOMİSYONA KATILMAMALIDIR VE ÖCALAN'A MEŞRULUK KAZANDIRMAMALIDIR"
Özdağ, ikinci çözüm süreci çerçevesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kurulması planlanan komisyon hakkında sert eleştirilerde bulundu. İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu'nu komisyona katılmama kararından dolayı tebrik eden Özdağ, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e de benzer bir tavsiye verdi:
"Meclis'te bir komisyon kuruluyor. İster ne isim koyarlarsa koysunlar, bu komisyon 'Öcalan’ı muhatap alma' niteliğini taşımaktadır. Bu komisyona katılmama kararı alan İYİ Parti'yi candan kutluyorum. Cumhuriyet Halk Partisi'nin Sayın Genel Başkanı Özgür Özel'e de sesleniyorum: Sayın Özgür Özel, Cumhuriyet Halk Partisi bu komisyona katılarak Öcalan'a meşruluk kazandırmamalıdır. Türk halkının Öcalan'dan beklediği hiçbir şey bulunmamaktadır. Çünkü terörsüz bir Türkiye için, terör örgütleriyle pazarlık yapmak yerine terörizmin kökünün kazınması gerekmektedir."
"TERÖRLE MÜCADELE, MÜZAKEREYLE OLMAZ"
Özdağ, Zafer Partisi olarak "terörsüz Türkiye" temin etmek ve PKK ile mücadele edebilecek bir stratejiye, programa, kadroya ve kararlılığa sahip olduklarını ifade etti. İsrail-İran çatışmasından örnek vererek şunları söyledi:
"İsrail-İran savaşı, dikkatinizi çekti. Geçtiğimiz günlerde, İsrail, İran Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının başında bulunan 22 generaldan 21’ini ilk günün ilk saatinde öldürdü. Biz Murat Karayılan ve Cemil Bayık'ı yok edemeyecek miyiz? İHA ve SİHA’lar üretiyoruz. Neden İHA ve SİHA’lar, İsrail, İran Genelkurmay Başkanı'nın komutanlarını Tahran’da vururken Kandil ve Süleymaniye'ye sığınan terör örgütünün liderlerini imha etmiyor? Terörle mücadelenin yolu paniğin yönlendirdiği müzakerelerden geçmez. Terör örgütü güçlenir; kendini yenilmemiş sayar. Bu topraklar kolay kazanılmadı. En zorlu coğrafyada yaşamaktayız. Binlerce yıl sürecek bir geleceğin inşası için o gücü göstermeliyiz, bu coğrafyanın hakiki sahipleri ile terör örgütleri arasında müzakere yapmayacağımızı bilmeliyiz."
"İZMİR'DE BİR GÜNDE ALTIDA YANAN YANGIN NASIL İNANDIRICI OLUR?"
Yurt genelinde meydana gelen orman yangınları hakkında da düşüncelerini dile getiren Özdağ, hükümetin yangınla mücadele stratejisini eleştirdi. Şunları ekledi:
"Ancak, 'terörsüz Türkiye' derken diğer yandan terör örgütü ile müzakerelere devam edilirken bazı ilginç durumlarla karşılaşıyoruz. Türkiye’nin dört bir yanı yanıyor arkadaşlar. Yüreğimiz yanıyor, ormanlarımız kül oluyor. Aynı gün, aynı saatte İzmir'in altı bölgesinde yangın çıkıyor. Şu anda Ankara'nın Eymir Gölü çevresinde de büyük bir yangın çıkmakta. Bu işin nedenine dair sorular sorulduğunda elektrik telleri suçlanıyor. Sorup duruyoruz, İzmir'deki altı farklı yerde, aynı anda elektrik telleri neden koparak yangın çıkarıyor?"
Özdağ, elektrik telleri koptuğunda elektriğin otomatikman kesildiğini vurguladı. "Bir elektrik teli yere düştüğünde kıvılcım düşmez. Elektrik hala aktıysa eğer, tellerin birbirine çarpması gerekir. Altı yerde neden birden aynı anda bu olay yaşanıyor?" dedi. Bu durumu başka sebeplerin olabileceğini belirterek, iktidarın yangınlarla mücadele için yeterli önlemleri almadığını savundu ve şöyle devam etti:
"Burada bir başka durum söz konusu. Eğer yangınlarla ilgili önceden gerekli hazırlıkları yapmazsanız; yangın söndürme için 4 milyon dolara mal olan uçakları almadan, kışın orman tabanlarını temizlemeden, ormanlar içinde su kanalları ve boruları döşemezseniz yangın neden olursa olsun, söndürme noktasında başarısız kalırsınız. Bu yüzden yangınlar devam ediyor ve kahraman vatandaşlarımız, hükümetin yangınla mücadelede gereken önlemleri almaktan kaçınmasının sonuçlarıyla hayatlarını kaybediyor."
"ÇOCUKLAR UYUŞTURUCU ÇETELERİNİN TEHDİDİ İLE KARŞI KARŞIYA"
14 yaşında katledilen Ahmet Minguzzi'nin cinayetini değerlendirerek Özdağ, Türkiye'deki yasadışı çetelerin sayısının arttığını da vurguladı. Özdağ, şunları ifade etti:
"Bu yanmaların yanı sıra diğer taraftan sokaklarda çetelerin evlatlarımızı tehdit ettiğini, onların hayatlarına son verdiğini görmekteyiz. Uyuşturucu çeteleri dört bir yanımızı sarmış durumda. Çocuklarımız bu çetelerin tehdidi altındadır. Geçtiğimiz yüzyıllarda 14 yaşındaki Ahmet'in, İstanbul'daki bir çete tarafından ne zevkle katledildiğine tanıklık ettik. Şimdi aynı durumda çeteye bağlı kişiler aileyi ve avukatı tehdit ediyor. Devlet nerede? Devlet bu çetelerin üzerine gitmeyecekse, kimin başına gidecek? Nasıl terörle mücadelede bir stratejimiz varsa, bu çeteleri, uyuşturucu tüccarlarını, baronları sokaklardan temizleyecek olan bir tertemiz Türkiye projesini oluşturuyoruz. Sokaklarda tek bir çeteye dahi müsaade etmeyeceğiz. Sanal kumarı ve uyuşturucu madde ticaretini de yok edeceğiz. Silivri, siyasetçilerin, belediye başkanlarının ve fikir suçlularının gittiği bir yer olmayacak; burası ancak uyuşturucu baronları ve katillerin gideceği bir yer olacak.”
"EMEKLİLER AÇIKTA KALMAYACAK"
Ülkedeki ekonomik sıkıntılara da değinen Özdağ, Türkiye'nin derin bir ekonomik krizin pençesinde olduğunu ve Türk halkının açlıkla baş etmek zorunda kaldığını dile getirdi. 16 milyon emekli, dul ve yetimin açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalıştığını ifade etti.
"Bir avuç rantiyeci dışında, Türk halkı Cumhuriyet tarihinin en ciddi ekonomik krizlerinden birini yaşıyor. Buradan tüm emekli yurttaşlarımıza sesleniyorum: Sizler bu ülkeye özveriyle hizmet ettiniz, çalıştınız, vergi verdiniz. Hayatınızın son dönemlerinde emekli olarak topluma karşı yükümlülüklerinizi yerine getirmiş bireyler olarak, toplumun sizlere karşı yapması gerekeni beklerken, 2008 yılında çıkan bu yasayla emekli maaşınızın %70'i alınırken şimdi bu oran %30'a düşürüldü. Size bir söz veriyorum, değerli emekli arkadaşlarım; bu yasayı ortadan kaldıracağız ve emeklilere, emekli olduklarında son aldıkları maaşın %70’ini alacak şekilde ödeme yapacağız."
Özdağ, her yıl refah payı artışını düzenli olarak başlatacaklarını ve emeklilerin aç kalmayacağını, açıkta kalmayacağını, onurlu bir yaşam sürmelerine olanak sağlayacaklarını vurguladı. Emeklilerin yanı sıra asgari ücretle hayatını idame ettiren milyonların da açlık sınırının altında maaşla geçinmek zorunda kaldığını belirten Özdağ, bunun temel sebebinin Türkiye'nin üretmemesi olduğunu ifade etti.
"Üretken bir Türkiye kurmak zorundayız. Üretken bir ülke olmadan ne asgari ücreti artırabiliriz ne de 4 milyonu aşan, eğitim almış ancak iş bulamayan gençlerimize iş imkanı sağlayabiliriz. Size bir söz veriyorum: Sokaklarda bir çocuğun kalmaması için çaba göstereceğiz. Sokak köpeklerinden çok, sokak çocuklarını konuşmamız gerek. Felaketlerle baş başa bırakılan bu çocuklar, evsiz, barkız bırakılan çocuklar. Bu ülkenin çocukları sokaklarda kalmayacak; hepsi Türk devletinin güvencesi altında olacak. Sokaklarda evladınızı bırakmayacağız. Ev genci de kalmayacak. Tüm eğitimini tamamlamış gençlerimize iş sahaları açacak, fırsatlar sunacağız. Türkiye, rantiyecilerin değil, emeğiyle çalışan insanların, üretken bireylerin zenginleşeceği bir toplum haline gelecek. Tüm bunları gerçekleştirebiliriz; yeter ki siz buna inanın ve bunu talep edin.”
"BU İKTİDARIN GÜNÜ DOLUYOR"
Özdağ, sözlerini tamamlarken mevcut AK Parti iktidarının bir sonraki seçimlerde iş başına gelemeyeceği yönünde bir değerlendirme yaptı:
"Bu iktidar sona eriyor. Bu gerçeğin farkındalar. Problem, diğer muhalefetin bu durumu kavrayamaması. Biz, iktidarın gittiğini ve Zafer Partisi'nin sağlam adımlarla ilerlediğini tüm Türkiye’ye adım adım anlatmaya devam edeceğiz."